11 Ekim 2018 Perşembe

SENDİKA "AĞA"SI


FAZLI KÖKSAL

Televizyonlarda bir sendika başkanına 1 Milyon liralık lüks araç alındığını duyunca haberi dikkatle dinlemeye başladım. Acaba bu hacıağa hangi sendikanın başkanıymış diye.

Öğrenince şoke oldum... Şeker İş başkanıymış.

Oysa gereksiz harcama yapacak, parasını çarçur edecek son sendikaydı Şeker-İş...
Şeker Fabrikaları birer birer satılıyor... Sendikanın üye sayısı her gün azalıyor...
Şeker Fabrikalarının özelleşmesini engellemek için en fazla eylem yapması, en fazla etkinlik düzenlemesi, işsiz kalan üyelerine destek çıkması gereken bir zamandan geçiyor Şeker-İş.

Sendikanın en fazla paraya ihtiyacı olduğu dönemde sendika genel başkanına 1 Milyon liraya lüks binek aracı alınıyor.
Şeker fabrikaları tek tek satılacakmış...
İşçiler işsiz kalacakmış...
Kamuoyunun, yayınlanacak kitaplarla, görsellerle Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesinin yanlış olduğu yolunda aydınlatılması gerekiyormuş...
Yapılması gereken grevlerde işçilere destek maaşı verilmesine ihtiyaç varmış...
Mısır şurubundan elde edilen şekerin zararları konusunda kamuoyunu aydınlatmak için programlar yapılmalıymış...
Ülke ekonomik krize doğru yol alıyormuş…
Umurunda mı sendika ağasının... Mirasyedi hacıağalar gibi sendikanın parasını çar-çur etsin... Lüks arabasına kurulsun eş dost ziyaretine gitsin...

Bizim sendika ağaları, çocukluklarında köylerinde tezeklerin arasında, tahtadan yaptıkları arabalarla oynarken, sendikacı olup işçinin hakkını aramayı mı, yoksa zengin olup  lüks arabalara binmeyi mi hayal ederlerdi acaba? Gerçekten merak ediyorum.

Bazılarınız, “sendikacılarımızın lüks araba sevdası yeni değil ki, Şemsi Denizer'den bu yana Sendikacılarımızda lüks araba tutkusu var” diyecekler. Ama hiç olmazsa Şemsi Denizer zamanında sendikalar ciddi eylemler yapıyorlardı... Mesela Denizer’in başkanlığı döneminde Maden-İş Zonguldak'tan Ankara'ya on binlerce Maden işçisi ile birlikte yürümüş işçilerin taleplerinin büyük bir bölümünün yerine getirilmesini sağlamıştı.

Ben şeker fabrikalarının özelleştirmeleri gündeme geldikten sonra Şeker-İş'in herhangi bir ciddi, ses getiren eylemini hatırlamıyorum. Şeker-İş'in güçlü başkanları - mesela Sadık Şide- iş başında olsaydı Şeker Fabrikaları bu kadar kolay özelleştirilebilir miydi?

1980’den sonra Türkiye’de sendikacılık öldü, sendikaların eli kolu kırıldı diyebilirsiniz... Haklısınız… Ama yine de çok şey yapılabileceğine inanıyorum ben..  Maalesef sendikalar ehil ellerde değil… Çoğu sendikacılığı siyasete ve servete ulaşmaya bir basamak olarak görüyor…  Ve vizyonları yok…

Hangi sendika olursa olsun, başkanı için milyonluk lüks araç alması kabullenilemez. Ama Şeker Fabrikaları özelleştirilirken Şeker İş’in başkanı için bir milyon liralık lüks araç alması hiç kabullenilemez…

Benzer bir yanlışı Haber-İş de yapmıştı. Türk Telekom’un 1995’den sonra özelleştirilmesi sürekli gündemde olmasına rağmen, işçilerin aidatlarıyla biriken önemli bir kaynak beş yıldızlı bir otel inşaatına yatırılmış ve Haber-İş lüks otel işletmecisi olmuştu. Sendika yöneticileri bu otelden toplantı- seminer adıyla bedava yararlanırken, Meşhur grev geldi çattı ve sendika kaynak yetersizliği nedeniyle grevi sonuçlandırmak zorunda kaldı… Ve grevden istenilen sonuç alınamadı… Daha öncesinde de özelleştirmeye karşı ciddi bir eylem ortaya konulmadı… Özelleştirme karşıtı bir yayın yapılmadı…

Diğer sendikalar farklı mı? Mesela Türk-Metal Sendikası’nın da 2-3 tane 5 yıldızlı oteli var… Şu anda bir de AVM inşaatları sürüyor…

Aslında Kamuoyunun adını bilmediği Türk-İş Başkanının "Buradan imkanı olan patronlara, işverenlere sesleniyorum. Üç kuruştan kaçınmayın. Asgari ücretliyi 2 bin liraya çekin. Sizin, ailenizin, çoluk çocuğunuzun çıkarına, iş yerinin bereketine verin" diye işverenlerden sadaka talep ettiği, israfın şatafatın tepeden aşağıya yayıldığı bir ortamda sendikalardan farklı tavır beklemek ne kadar doğru?

Malum imam cemaat meselesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder