FAZLI KÖKSAL
Gerekli-gereksiz,
verimli-verimsiz, stratejik-sıradan demeksizin, piyasayı yönlendirme ve
ekonomiyi planlamada bir araç olarak kullanılıp kullanılmayacağını
gözetmeksizin Cumhuriyetin 80 yıllık birikimi olan kamu iktisadi kuruluşlarını
“babalar gibi satanlar”; ekonomik darboğaza girince yine bir kamu kuruluşu olan
Tarım Kredi Kooperatifini bir cankurtaran simidi olarak takdim ettiler… Bu
gelişmenin ardından, okuyuculardan da
konuya ilişkin sorular gelince Tarım
Kredi Kooperatiflerini inceleyip anlatmak zaruret oldu…
Ama
konuyu araştırmaya başlayınca Tarım Kredi’nin bir gayya kuyusu, bir muamma
olduğunu gördüm. Dolayısıyla konuyu bir yazıda anlatmak mümkün olmayacak…
İkinci belki de üçüncü yazıyı yazmam gerekecek…
Gerçek
kurtuluşun, gerçek bağımsızlığın, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkün olacağını
bilen Mustafa Kemal Paşa Cumhuriyet’i ilan etmeden önce, ekonomik bağımsızlığın
yol haritasını çizmek üzere 17 Şubat 1923 Tarihinde İzmir İktisat Kongresini
topladı. Çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi temsilcilerinden oluşan 1135 üyenin
katıldığı bu kongrede "Misak-ı İktisadî Esasları" tartışıldı ve kabul
edildi.
4
Mart 1923’de sona eren Kongrede alınan kararlara istinaden değişik kanunlarla
ve düzensiz bir şekilde idare edilen kooperatiflerin ülkeye ve ortaklarına ekonomik
katkısının sağlanması/artırılması için yapılan çalışmalar sonucunda 1935
yılında 2834 Sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve 2836 Sayılı Tarım Kredi
Kooperatifleri kanunları çıkartılmıştır.
2836
sayılı kanunla kurulan Tarım Kredi kooperatifler tarımsal urunun toprağa ekilip
pazara sunulana kadarki süreçte çiftçinin ihtiyaç duyacağı toprağın sürülmesi
tohumun temini ekilmesi gübrelenmesi çapalanması ilaçlanması ve hasadı için
gerekli olan finansman ve donanım temini için kredi desteği sağlaması hedeflenmiştir.
2834 Sayılı Tarım Satış Kooperatifleri kanunu ile de ürünün hasadından pazara
sunulmasından satışına kadar geçen süreçte ihtiyaç duyulan depolama, ürünün işlenmesi ve satışı için gerekli
kaynakların temini amaçlanmıştır.
Bu
sayede üreticilerin; tefeciler ve tefeci gibi çalışan tüccarların eline
düşmeden ürünü yetiştirip değerinde satabilme imkânı sağlanmıştır. Bu kanunlar
Türk tarımı için önemli bir atılım sağlamıştır. 1972 yılında çıkarılan 1581
sayılı kanunla da Tarım Kredi Kooperatifleri aksayan yönleri düzeltilerek
yeniden düzenlenmesi ve ülke tarımının lokomotifi haline getirilmesi
hedeflenmiştir…
Tarım
Kredi Kooperatifleri 1581 sayılı kanunda belirtilen görevlerini yerine getirmek
üzere 1805 hizmet noktası, 17 bölge birliği, 800 bin ortağı ve gübreden
bilişime, sigortacılıktan pazarlamaya, taşımacılıktan hayvancılığa çeşitli
alanlarda faaliyet gösteren 19 iştiraki ile Türkiye’nin en büyük gruplarından
birisi haline dönüşmüştür.
Ayrıca
İştiraklerinin de iştirakleri var. Mesela Tarım Kredi’nin en büyük bağlı
şirketi Gübretaş’ın beş iştiraki var. Bunlardan birisi de İran’da faaliyet
gösteren Gübretaş’ın %48,88’ine
sahip olduğu Razi Petrochemical Co’dur.
Ayrıca bağlı ortaklıklar…
Razi
Petrochemical Co demişken cevaplanmamış soruları gündeme getirmemek olmaz.
Gübretaş 2008’de İran’da özelleştirilen Razi Petrokimya’nın %48,88’ine 656 milyon dolara satın aldı. Ancak
Gübretaş’ın iki Türk bir İranlı ortağı vardı Türk ortaklar yüzde 23’91’lik ve
yüzde 11.95’lik paylara sahipti. Geri kalan da bir İranlı Şirkete aitti.
2010
Yılında, o tarihte MHP Genel Başkan Yardımcısı olan Yozgat Milletvekili Mehmet
Ekici; konsorsiyum ortaklarının kimler olduğunu, sermaye paylarını, taahhüt
edilen sermaye paylarının ödenip ödenmediğini, GÜBRETAŞ'ın bu ortaklık yapısıyla
sağladığı avantajları, ülkemize buradan gübre ithalatı yapılıp yapılmadığını ve
şirketin alınmasından bu yana yapılan kâr transferlerini bir soru önergesi ile
o tarihteki Tarım Bakanı Mehdi Eker’e sorar, gelen cevap “Ticari Sır”dır. Ama
Mehmet Ekici bu konuyu sorgulamaktan vazgeçmez ikinci bir soru önergesi verir,
9 Haziran 2010 günü Meclis Kürsüsünden konuyu gündeme getirir. Türk
Şirketlerden birisinin ihaleden hemen önce kurulduğunu, diğerinin iflasın
eşiğinde olduğunu belirtir. “Bu naylon ve
batık şirketin arkasında kim var? Kim kolluyor? Kim kâr ediyor? Net olarak
söylüyorum burada yolsuzluk vardır -net olarak söylüyorum- burada kirlilik
vardır.” Diyerek konuşmasını noktalar. Aynı gün Bakan Mehdi Eker cevabi
konuşmasında, GÜBRETAŞ Borsaya açık bir şirkettir, benim açıklamalarım hisse
fiyatlarını etkileyebileceğinden cevap vermem doğru değildir. Diyerek konuyu
kapattı…
Bunun
üzerine Mehmet Ekici elindeki bilgi ve belgelerle bir dosya tanzim etti. Altı
sayfalık bir yazıda da gelişmeleri bu kez ortak şirketlerin ismini de vererek
açıkladı. Ve Devlet Denetleme Kurulunun görevlendirilmesini istedi. MHP konuya
verdiği önemi göstermek, gerekirse Mehdi Eker hakkında gensoru
verebileceklerini de göstermek amacıyla yazıyı 20 milletvekiline imzalatarak
Cumhurbaşkanlığına gönderdi.
Devlet Denetleme Kurumu tarafından
soruşturulması istenen konular ana hatlarıyla şunlardı…
“Hangi
gerekçelerle Razi Co şirketinin satın alınmasına karar verilmiştir? Yaklaşık 3
yıllık rakamlar itibariyle (kar, gübre fiyatları v.s) tatmin edici sonuçlar
alınmış mıdır?”
“Gübretaş, Razi Co şirketini tek başına satın
alabilecek imkânlara sahip iken, neden birisi henüz 20 günlük ve gübre
konusunda hiçbir tecrübesi ve bilgisi olmayan, bilançosu çıkmamış Asya Gaz A.Ş
ve bir diğeri de mahkeme kararıyla iflası istenmiş Tabosan Mühendislik A.Ş
firmaları ortak olarak tercih edilmiştir?”
“Konsorsiyum
ortaklarının, sermaye paylarının oranı nedir? Taahhüt edilen sermaye paylarının
ödenmiş midir?”
“2006-2008
döneminde İran’a ekonomik ambargoyu
aşmak için çok sert önlemler alınırken 2 Türk ortak ile GÜBRETAŞ bu ambargoyu
nasıl aştı?”
“Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) tabi
olan GÜBRETAŞ’ın ortaklarının Tarım Bakanlığınca “Devlet Sırrı” ya da “Ticari
Sır” olarak değerlendirmesi doğru mudur?”
“Yeni
kurulmuş, bilançosu çıkmamış Asya Gaz A.Ş’ye kamu bankaları Vakıflar Bankası ve
Halkbank nasıl oldu da 20 Milyon Euro kredi verdi?”
Cumhurbaşkanı
Gül, MHP’nin Devlet Denetleme Kurulu’nun görevlendirme isteğini “Tarım ve Kredi Kooperatiflerinin Merkez
Birliği ile ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza gönderilen dilekçeniz, adı
geçen Merkez Birliği’nin kooperatif statüsünde bulunuşu ve özel hukuk
hükümlerine tabi olması nedeniyle Devlet Denetleme Kurulu tarafından
incelenemediğinden…. İncelenmesini teminen Tarım ve Köyişleri Bakanlığına
gönderilmiştir.” Diyerek konuyu inceletmekten kaçındı.
Bu
arada 2011 Mayısında MHP milletvekillerine yönelik FETÖ’nün “Kaset Operasyonu”
gündeme geldi. Operasyonun hedefindeki isimlerden birisi de Mehmet Ekici idi.
Zamanlama ne kadar ilginç. Ne büyük
tesadüf ? [i]
Yine
ilginçtir, Mehmet Ekici’nin soru önergelerinde belirttiği gibi, Razi. Co ihalesini kazanan konsorsiyumda
Gübretaş ile birlikte yer alan iki şirketten Tabosan Mühendislik A.Ş’nın 2011
yılının başında İflasına ve iflas masası oluşturularak tüm işlemlerinin iflas
masasına devrine ilgili mahkemece karar verilmiştir.
Gübretaş’ın
19.08.2021 tarihinde KAP’a bildirdiği Bağımsız Denetim Kurulu Görüşüne göre,
Razi hisselerinin satın alımı sırasında finansman sağlanan bankalara ve İran
Özelleştirme İdaresi'ne Tabosan adına müşterek müteselsil kefil olduğu, kefalet
kapsamında Tabosan'ın bankalara ve İran Özelleştirme İdaresi'ne ödemesi gereken
43.780.597 TL tutarındaki borcunu kefil sıfatıyla ödemiştir. Ama konsorsiyuma iflas halinde bir firmayı
kabul eden yetkililer hakkında idari ve yasal bir işlem yapılmadığı gibi maddi
zararın rücu edilmesi yoluna da gidilmemiştir…
Tarım
Kredi’nin bağlı şirketi Gübretaş’ın en büyük hissesine sahip olduğu Razi Petrochemical Co’nyn 23’91 hisse ile
ikinci büyük ortağı Asya Gaz A.Ş’nin, Razi A.Ş’yi
alan konsorsiyuma katılmadan dört ay
önce kurulmuş olması ve kamu bankalarından 20 milyon Euro kredi alması
ve perde arkasındaki sahibinin kim olduğu tartışmaları, bana Türk Telekom
özelleştirmesini hatırlattı… Türk
Telekom İhalesinde, 24 Ağustos 2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesini imzalayan
Ojer Telekomünikasyon A.Ş 22 Ağustos 2005 tarihinde kurulmuş ve Ojer Telekom Hazineye ödediği özelleştirme
bedelinin büyük bölümünü Türk Telekom Hisselerini garanti göstererek Türk
Bankalarından kredi olarak almış ve aldığı krediyi ödemeyerek de çekip
gitmişti. İnşallah Asya Gaz aldığı krediyi ödemiştir…
Tarım
Kredi’nin bağlı şirketi Gübretaş’ın en büyük hissesine sahip olduğu Razi Petrochemical Co’nyn 23’91 hisse ile
ikinci büyük ortağı Asya Gaz A.Ş’nin
sahibi olarak gözüken Şaban Kayıkçı ilginç bir kişilik. O tarihte Bakan olan
Diyarbakırlı Mehdi Eker’in hemşehrisi
Şaban Kayıkçı Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğünde memur olarak görev
yaparken iş hayatına atılıyor ve Tanrı
“Yürü ya kulum” diyor ve büyük bir iş adamı oluyor. Asya Gaz’ı kuruyor, Tarım
Kredi Genel Müdürlüğünün iştiraki Gübretaş ile birlikte Razi Petrokimya’nın
özelleştirme ihalesine katılıyor ve Razi Petrokimya’nin %23,9 hisse ile ikinci
büyük ortağı oluyor.
Ne
demiştik; Tarım Kredi’nin 19 İştiraki var. Bu 19 İştirakin de iştirakler var.
Mesela bu 19 İştirakten en büyüğü Gübretaş’ın beş iştiraki var. Bunlardan
İran’daki Razi’yi belirtmiştik. Gübretaş’ı büyük iştiraklerinden birisi de
denizcilikle iştigal eden Negmar… Negmar’ın bazıları tamamen kendine ait
bazılarında da ortaklarının 13 denizcilik şirketi bulunuyordu[ii]….Ro-Ro
gemileri, yolcu ve araç taşıyan feribotları, uluslararası sularda işleyen LNG
tankerleri ile ciddi bir denizcilik ağına sahipti. Şirketlerin çoğunda Suudi
Arabistanlı Nesma Grup da ortaktı..
Gübretaş,
2015’e yılında denizcilik işletmesi yapan bağlı şirketi Negmar'ın hisselerini
satışa çıkardı. İhaleye katılan tek şirket olan Raintrade Petrokimya ve Dış
Ticaret A.Ş.’nin sahibi Şaban Kayıkçı ve Suudi Arabistanlı ortaklarıydı.
Raintrade, yükümlülüğünü yerine getirmediği için ihale iptal edildi. 2016’da
tekrar çıkılan ihalede de Raintrade yine tek alıcıydı. Onun da aynı gerekçeyle
iptalinin ardından yapılan üçüncü ihaleye iki firma katıldı: Raintrade ve Asya
Gaz.
Yani
Şaban Kayıkçı’nın İran’daki yatırımında ortağı olduğu Gübretaş, denizcilik
hisselerini satıyor; Şaban Kayıkçı’nın şirketiyle, Şaban Kayıkçı’nın diğer
şirketi ihalede yarışıyor; ihaleyi Şaban Kayıkçının şirketi Asya Gaz
kazanıyordu. Araya bir bilgi daha girelim Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğünün eski
memuru kamuoyunun en çok konuştuğu iş adamlarından biri oldu. Zira; Bodrum’da
Sezgin Baran Korkmaz’ın ilk çöktüğü otel Kervansaray’ı 30 milyon Euro’ya satın
alan Şaban Kayıkçıydı. Şaban Kayıkçı Haliçport olarak bilinen projeyi üstlenen
Haliç Altın Boynuz Marina şirketinde de FETÖ’nün yayın organı Zaman Gazetesinin
sahibi Fettah Tamince’yle ortak. Şaban Kayıkçı’nın Suudi Arabistan ve Dubai’de
de şirketleri var: Alchemist Energy Trading DMCC, Raintrade Petrokimya… Yirmi
yılda memurluktan dünyanın pek çok ülkesinde şirketleri olan bir iş adamlığına
yükselmek ticari bir dehanın marifeti olsa gerek…
Asya
Gaz; Negmar’ı aldıktan bir süre sonra Negmar’ı denizci bir aileye Koç’lara
satıyor… Negmar’ın yeni yönetim kurulu başkanı Mehmet Koç da kamuoyunun
yakından tanıdığı bir isim. Binalı Yıldırım’ın oğlu Erkan ilk gemiciğini
aldığında parayı nerden temin ettiği sorulduğunda Santour GmbH'dan 200 bin avro
borç aldığını söylemişti. Olayı ilginç kılan Erkan Yıldırım’ın borç aldığını
açıklamasından bir süre sonra Santour’un
Binali Yıldırım’a bağlı Denizcilik İşletmeleri’nden Ankara feribotunu ihalesiz
kiraladığı ortaya çıkmıştı. Kamuoyu Santour GmbH'nin CEO’su Mehmet Koç’u bu
olayla tanımıştı… İşin ilginci Mehmet Koç Negmar Gübretaş’ın bünyesindeyken de
bir süre Negmar’ın Genel Müdürlüğünü yapmıştı… Yani Negmar’ın ihalesine
girerken, Negmar’ı ihaleye çıkaranlardan belki daha iyi tanıyordu…
Gübretaş’ı
incelerken bir tanıdık isme daha rastlıyoruz: Şükrü Kutlu. Binali Yıldırım
Ulaştırma Bakanı olunca Bakan Danışmanlığına getirdiği iki prensinden
birisi -diğeri İbrahim Şahin- olan Şükrü Kutlu 2003-2014 ve 2016-2019 yılları arasında
Türk Telekom Genel Müdür Yardımcılığı yapmıştı.
2019’dan bu yana da Türk Telekom International Grup Genel Müdürlüğü
görevini yürüten Şükrü Kutlu, meğer 2015
Şubatı ile 2016 Nisan’ı arasında Gübretaş Genel Müdürlüğü yapmış… Yalnızca
Gübretaş Genel Müdürlüğü değil; Gübretaş Yönetim Kurulu Üyeliği, Razi
Petrokimya Yönetim Kurulu Üyeliği, Negmar Yönetim Kurulu Üyeliği ayrıca
Negmar’a bağlı şirketlerin de bir kısmında yönetim kurulu üyeliği görevlerinde
bulunmuş… Yani Türk Telekom’da edindiği özelleştirme ve satıcılık deneyimini
Gübretaş’da da kullanmış…
Tarım
Kredi Kooperatifi bu karmaşık yapısıyla denetimi, kontrolü zor bir kuruluş.
Denetiminin zor olması, yüksek istihdam kabiliyeti, yurt dışındaki şirketleri,
19 iştiraki ve bağlı ortaklığı ile bunların iştiraklerinin yarattığı iş
imkanları, yüz civarında kişiye yönetim
kurulu üyeliği verme imkanı ile bir rant kapısı ve siyasilerin gözde kuruluşu.
Son otuz yıldaki genel müdürlerinin, genel müdür olmadan önce veya genel
müdürlük yaptıktan milletvekilliği yapması da bu kurumun ne kadar
siyasallaştığının göstergesi… İştirakleri ve iştiraklerin iştiraklerinde onun
üzerinde eski milletvekili çeşitli şirketlerde, yönetim kurulu üyesi olarak
görev yapıyor. Yönetim Kurulu üyeleri arasında Tarım Kredi Genel Müdürlüğünün
üst yöneticileri, iştiraklerin Genel Müdürleri, Cumhurbaşkanlığı ve Tarım
Bakanlığının bazı bürokratları da yer alıyor…
Tarım
Kredi Genel Müdürü Fahrettin Poyraz çeşitli açıklamalarında “Şirketlerin
Yönetim Kurullarında görevlendirilen üyeler birden fazla şirkette görev yapıyor
olsalar dahi sadece bir huzur hakkı ücreti almaktadır” dese de, Tarım Kredi
Kooperatiflerini en iyi bilen gazetecilerden Milli Gazete yazarı Sadettin İnan
Fahrettin Poyraz’ın aldığı maaş ve huzur hakları toplamının 180 bin lira olduğu
iddiasını sürdürmekte, Fahrettin Poyraz’ın sadece İran’daki Razi şirketinden
aldığı huzur hakkının aylık 10 nin Avro olduğunu vurgulamaktadır…
Konuyla
ilgili olarak, geçmişte Tarım Kredi Kooperatiflerinde üst görev bürokrat olarak
görev yapmış bazı arkadaşlara konuyu sorduğumda; “böyle bir karar alınmış olsa
bile uygulaması ancak Tarım Kredi’nin yönetimine hâkim olduğu şirketler için
söz konusu olabilir. Tarım Kredi’nin hisse oranının düşük olduğu özellikle
yabancı ülkelerdeki şirketler için böyle bir sınırlamanın uygulanması mümkün
değil” diyerek düşüncelerini ifade etmişlerdir.
Tarım
Kredi’de ödenen huzur hakları çok konuşulacağa benziyor. Milli Gazete Yazarı
Sadettin İnan; “Fahrettin Poyraz, boşta kalan dünürü Selahattin Külcü'yü
GÜBRETAŞ'ın yönetim kuruluna atayarak aylık 10 bin lira huzur ücreti almasını
da sağlamıştır.” Diyerek nepotist eğilimlere de vurguda bulunuyor…
Konu
derin ve grift… Herşeyi anlamaya da anlatmaya da imkan yok. Sadettin İnan’ın bir cümlesini aktararak
Gübretaş konusuna nokta koyalım: “İşin acı tarafı, gübreyi 2 bin 50 liradan
ithal edip, çiftçiye 3 bin 240 liradan sattığına yönelik iddiaların adresindeki
şirketin “çiftçi adına piyasaları regüle etme” görevi bulunan GÜBRETAŞ olması
ise daha da düşündürücüdür.”
Tarım
Kredi Kooperatifleri Birliğini; Yöneticilerin atama olarak nitelendirilebilecek
seçimlerinde devletin belirleyiciliği çok yüksek olduğu için devlet tarafından
yönetilen en büyük şirketler grubu olarak da tanımlamak mümkündür.
2010
yılında Mersin’de Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçi ortaklarının ve diğer
iştiraklerinin ürünlerini pazarlama amacı ile Tarım Kredi Birlik Anonim Şirketi
kurulmuş, tesislerinde ortaklarının ürünlerini işleyip paketleyerek kamu
kurumlarına, cezaevlerine, toptancılara ve büyük marketlere pazarlamaya
başlayan, bu şirket ilk mağazasını kuruluşunu 2017 yılında Ankara
Bahçelievler’de açmıştır.
Mağazalar
zaman içerisinde çoğalmıştır. Tarım Kredi Birlik Anonim Şirketi Marketçiliğe
başladıktan sonra zarar etmeye başlamış, şirket bilançolarına göre 2019 yılında 46 milyon 5 bin 231 lira olan
zararı 2020 yılında mağaza sayısındaki artışa paralel olarak 58
milyon 253 bin 561 liraya çıkmıştır…
16
Aralık 2020 tarihinde Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde Tarım Kredi
Pazarlama ve Marketçilik Anonim Şirketi adı altında yeni bir şirket kurulmuş ve
Tarım Kredi Birlik Anonim Şirketi bünyesinde perakende satış yapan Tarım Kredi
Marketleri bu şirkete aktarılmıştır.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan 24 Şubat 2021 Tarihinde Ak Parti Grubunda yaptığı konuşmada “Tarım Kredi marketleriyle, zincir
marketlerin özellikle yüksek fiyatlarla vatandaşı adeta sömürdüğü bir noktada
piyasayı bizim balanse etmemiz gerekiyor. İlk etapta 500, daha sonra 1.000,
daha sonra gerekirse bu sayıları artıracağız, devletin görevi bu.” Demesi
üzerine Tarım Kredi Marketlerin açımına hız verilir… Ve 30 Eylül itibariyle
mağaza sayılır 483’e yükselmiştir…
6
Ekim 2021 tarihinde İstanbul’daki bir Tarım Kredi Marketinde alışveriş yapan
Cumhurbaşkanı Erdoğan Market çıkışında, "Süratle,
500 metrekareden olmak üzere Türkiye genelinde ilk etapta bin kadar bu tür
marketlerin yapılması talimatını verdik. Bunları süratle çoğaltacağız. Ve
böylece vatandaşımıza ucuz ve kaliteli ürünü ulaştırmanın ve piyasayı da
balanse etmenin inşallah gayreti içerisinde olacağız. Şu anda da bizzat burada
yaptığım alışverişte bunu gördüm. Bundan dolayı da mutluyum.” Şeklinde
demeç vermesi üzerine Tarım Kredi Marketlerin açılış yeni bir ivme kazanmış,
her yerde yeni yeni marketler açılmaya başlanmıştır.
Öncelikle
ciddi bir firma, mağaza sayısını, çalışanlarını vasıflarını, hitap edeceği
müşteri kitlesini, satacağı ürünlerin çeşitliğini, mağazaların büyüklüğü ve
nerelerde açılacağını ciddi Pazar araştırmaları ve fizibilite çalışmaları
sonucu tespit edilir… Dünyanın hiçbir yerinde açılacak mağaza sayısı bir
kişinin -ki o kişi dahi bile olsa- istek ve görüşleriyle belirlenmez… Sayın
Cumhurbaşkanı Tarım Kredi Yönetimine “gerekli fizibilite çalışmalarını yapın,
eğer enflasyonun kontrol altına alınacaksa, ortağınız olan köylülerin zararına
da neden olmayacaksa, mağaza sayılarını süratle artırın..” şeklinde talimat
verseydi daha uygun olurdu… Türkiye’yi
yönetme yükünü tek başına omuzlayan Cumhurbaşkanımızın, Makro ekonomik sorunlar yerine, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin mağaza sayısı, kaç metrekarelik marketlerde hizmet vereceği
gibi konularla uğraşması ayrıntılarda boğulmasına yol açar… Ayrıca
kooperatifler en geniş katılımlı ortaklıklardır. Demokratik bir ülkede bir
kooperatifin kararlarının kooperatif organlarınca alınması gerektiği de
kuşkusuzdur…800.000 ortağı olan bir kooperatifin ortaklarına danışmadan,
ortaklarına faydası tartışılır marketlerinin kooperatifçiliğin ruhuna ne kadar
uygun olduğu da ayrı bir tartışma konusudur…
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın bu iki demecinden Tarım Kredi Marketler ile piyasadaki fiyatları
dengelemeyi, fahiş fiyat artışlarını kontrol etmenin amaçlandığı anlaşılıyor.
Bu mümkün mü?
Zincir
marketlerden bazılarının şube sayısı on bini geçiyor, marketçilikte deneyimli
yöneticilere ve meslek içi eğitimden geçmiş çalışanlara sahipler, ürün
çeşitliliği çok fazla, şubelerinin yerleri genellikle çok akılcı seçilmiş,
hizmet alanları ihtiyacı karşılayacak şekilde belirlenmiş, çabuk karar verme ve inisiyatif kullanma
imkanları var. İnternet ve telefon aracılığıyla pazarlama imkânları sürekli
genişliyor… Buna karşılık Tarım Kredi Marketlerinin ürün ve marka
çeşitliliği çok sınırlı, marketçilik
deneyimleri yalnızca 2-3 yıl,
elemanlarını taşaron firma aracılığı ile temin ediyorlar(dı), sayıları bine
bile çıksa diğer marketlerle rekabet ve fiyat belirleyici olma açısından çok
sınırlı. En büyük problemlerin de çabuk karar verme ve inisayatif kullanma
açısından yaşanacağı kuşkusuz. Zincir marketlerin pek çoğu, semt pazarlarının
olduğu günleri halk günü ilan ederek meyve-sebze fiyatlarında ciddi indirimlere
gidebilmekte, son kullanım tarihi yaklaşan ürünlerde mağaza bazında özel
indirimler uygulayabilmekte, gerektiğinde bazı markalarda çok büyük indirimler
yapılmaktadır. Bunları mevcut bürokratik yapısıyla Tarım Kredi marketlerinin
uygulayabilmesi çok zor…
Kamuoyuna
yansıyan bilgilere göre bu marketler kendi öz sermayesi ile açılmıyor
bankalardan yüzde 20 faizle kullanılan kredilerle açılıyor. Satılan ürünlerin
önemli bir bölümü ortaklarının veya kendi fabrikalarının ürettiği ürünler de
değil… Tarım Kredi marketlerinde ithal
ürünler de satılıyor. Bir kaç yıl önce Tarım Kredi’ye bakliyat ithalatı yapma
yetkisi verildi. O ürünler hem kendi mağazalarında hem de diğer zincir
marketlerinde Tarım Kredi markası ile satıldı. Yani Türk Çiftçisine destek
olmak üzere kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri, tarım ürünleri ithal ederek
kendi çiftçisi ile rekabet etti..
Tarım
Kredi Marketlerinin açılması ve sayısının çoğaltılmasının temel nedeni,
enflasyonun nedenine konan yanlış teşhis. Geçmişte de ithal etle, tanzim satış
çadırlarıyla fiyatların durdurulacağı düşünüldü… Kısa vadede bir sonuç alınsa
da uzun vadede bu yöntemlerin bir işe yaramayacağı anlaşıldı…
Yanlış
tarım politikaları, döviz kurundaki artışa paralel olarak tarımsal girdi (gübre,
tohum, mazot, elektrik, tarım makineleri tarımsal ilaç vb) ve lojistik
maliyetlerinin yükselmesi, hatalı ve dışa bağımlı tohum politikası, finansman sorunu gibi onlarca neden varken,
fiyatlardaki yükselmenin en önemli nedeni olarak oluşmasında baş sorumlu
oldukları beş zincir marketi görmek ve bunlarla mücadele için Tarım Kredi
Marketleri devreye sokmak, çaresizliğin bir sonucu olsa gerek…
Tarım
Kredi Marketlerin diğer marketlerden ucuz olduğu iddiasının da bir algı
yaratmaktan ibaret olduğu kısa sürede anlaşıldı. Gazetelerde çıkan haberlerden
de anlaşılacağı üzere birkaç ürün dışında ciddi bir ucuzluğun olmadığı
anlaşıldı…
Tarım
Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fahrettin Poyraz’ın “-Tarım Kredi
Marketleri'ndeki fiyatlar diğer marketlerle aynı- algısı aslında doğru yolda
olduğumuzun göstergesi” şeklindeki beyanı da “Tarım Kredi Kooperatifleri,
devletin şirketi değil. Adı üstünde birçok çiftçi üyesi olan bir kooperatif.
Yani üyelerine karşı sorumluluklarını yerine getirmek için makul düzeyde kâr etmek
zorunda.” İfadesi de aslında bir gerçeğin ifadesi… Yani Tarım Kredi
Kooperatiflerine “Enflasyonla Mücadele” eden savaşçı olarak görmek de,
fiyatların düşmesine katkısı olacağını ummak da hata…[iii]
Ama
bu hayalci yaklaşımı sonucu Tarım Kredi Marketler 2021 yılında da zarar
edecekler. Hem de 2021 yılında; 2019 ve
2020’deki zararlarını katlayacaklar, sonuçta fatura Kooperatifin ortağı 800
binin üzerindeki Türk Çiftçisine kesilecek.
Çiftçinin
traktörüne, iş makinesine haciz koyan[iv],
çiftçilere banka faizinden daha fazla faiz uygulayan Tarım Kredi
Kooperatifleri, bu uygulamalara son vereceğine, çiftçiye ucuz girdi
sağlayacağına, “enflasyonu önlemek” iddiası ile kooperatif ortağı olmayanların
da ürünlerini pazarlayan Marketler zinciri ile ortaklarını zarar ettirilmesi
kuruluş kanununa ne kadar uygundur?
Tarım
Kredi hakkında yazılacak aslında çok şey var. Mesela: Tarım Kredi Eski Genel
Müdürlerinden birisi adına evine 1 kilometre mesafedeki Ankara’nın en lüks
otellerince düzenlenip Tarım Kredi bütçesinden ödenen 7 farklı otel faturası,
Tarım Kredi Genel Müdürünün atanma şekli, aldığı dudak uçuklatan ücretler,
Genel Müdürün eşine ait bir binayı satın alıp o binayı daha sonra Tarım
Kredi’ye kiraya veren Tarım Kredi’nin mutemet işadamı, bazı şirketlerle gizemli ilişkiler, Tarım
Bakanlığının hileli ürün listesini Tarım Kredi Marketler’de satışı yapılan
hileli ürünler tespit edildiği için yayınlanmadığı iddiası, Bağlı şirketlerden
TARKİM ve TAREKS ile ilgili iddialar vb.….
Ama bunların büyük bir bölümünü Milli Gazete’nın Tarım yazarı Sadettin İnan ayrıntılı bir
şekilde dile getirdiği için tekrardan yazmaya gerek duymadım.
[i] FETÖ’nün
terör örgütü sayılması için bir milat gerekmediğini düşünenlerdenim, ama
mutlaka bir milat gerekiyorsa, bunun Aralık 2013 yerine kasetlerin yayınlandığı
Mart 2011 olması daha doğru değil mi?
[ii] Negmar Denizcilik Yatırım A.Ş. (Negmar Denizcilik)
Yönetim Firması
Bostan Denizcilik Limited
Şirketi (Bostan Denizcilik) Ro-Ro Taşımacılığı
Hidiv Denizcilik (Hidiv
Denizcilik) Ro-Ro Taşımacılığı
Narlı Feribot
İşletmeciliği A.Ş. (Narlı Feribot) Feribot Taşımacılığı
IGLC Anka Shipping
Investment S.A. - (Anka) Deniz Taşımacılığı
IGLC Dicle Shipping
Investment S.A. - (Dicle) Deniz Taşımacılığı
Etis Lojistik A.Ş. (Etis
Lojistik) Karayolu Taşımacılığı
Oruç Shipping Investment
S.A. - (Oruç) Deniz Taşımacılığı
Hızır Shipping Investment
S.A. - (Hızır) Deniz Taşımacılığı
İstanbullines Denizcilik
Yatırım A.Ş. (İstanbullines) Yönetim Firması
SAT Shipping Investment
S.A. - (Sat Shipping) Yönetim Firması
Bandırma Gemi İnşaat San.
Tic. A.Ş. - (Bandırma) Limancılık
NBulkgas Deniz
İşletmeciliği Limited Şirketi (Nbulkgas) Yönetim Firması
[iii] 2 Kasım 2021 Sabah Gazetesi/Mevlüt Tezel “Tarım Kredi
Fiyatları nasıl normale çekiyor”
[iv] Tarım Kredinin
eski yöneticilerinin beyanına göre eskiden de haciz uygulaması varmış. Ama
haciz konan iş makinası yed-i emin olarak borç sahibi çiftçiye teslim edilerek
çiftçinin tarlasını işleyip borcunu ödemesine imkân sağlanırmış.