2005 yılının Kasım
ayında gerçekleşen Türk Telekom özelleştirmesi (peşkeşi) sonrası, Lübnanlı Hariri
ailesinin sahibi olduğu OTAŞ[i], 6 milyar 550 milyon
dolara Türk Telekom Hisselerinin %55’ine sahip olmuştu… 2006 yılında
özelleştirme bedelinin 1.4 Milyar dolarlık ilk taksitini öz kaynaklarından ödeyen
OTAŞ, daha sonra TT hisselerini -sözleşme şartlarına aykırı olarak- ipotek ettirerek aldığı krediyle kalan borcunu
2007 yılında hazineye tek seferde ödedi…
Türk Telekom’dan
elde ettiği kârları yurtdışına transfer eden OTAŞ bankalara borçlarını düzenli
olarak ödemedi. OTAŞ Türk Telekom’dan temettü almaya devam etmek için borçlarını
yeniden yapılandırdı… 22 Mayıs 2013
tarihinde Türkiye’de faaliyette bulunan bankalardan 4.5 milyar dolar ve 212 bin
Avro tutarında bir kredi aldı. OTAŞ bu kredinin taksitlerini Eylül 2016’dan
itibaren öde(ye)mez hale geldi… 2006-2017
yılları arasında elde ettiği temettüyü yurt dışına transfer eden Hariri ailesi,
Türk Bankalarından aldıkları borcu ödemeden ülkeyi terk etti…
Akbank, Garanti
Bankası, İş Bankası ve diğer alacaklı bankalar LYY Telekomünikasyon[ii] adıyla bir şirket kurarak
OTAŞ’ın kendilerine ipotek olarak
verdiği Türk Telekom’un yüzde 55’lik
hissesini devraldılar… Bu hisseleri elden çıkarmak istemelerine rağmen, Türk
Telekom’un lisans süresi 2026’da sona ereceği için uygun bir fiyat veren müşteri
bulamadılar..
Geçtiğimiz hafta
bazı gazetelerde Türkiye Varlık Fonu’nun LYV Telekomünikasyon’un elinde bulunan
Türk Telekom’un %55 Hissesini almak için üç bankanın yetkilileri ile görüşmeye
başladığı haberi yer aldı…
Satın alma
gerçekleşirse, Türk Telekom’un işletme lisansının sona ereceği 2026’da bedelsiz
olarak hazineye geçecek hisseleri devlet 4 yıl önce ciddi bir bedel ödeyerek
sahip olacak…
Bu olay bana
muhtemelen hepinizin de bildiği bir hikâyeyi hatırlattı… Anlatayım;
At arabasını
kullanan maraba ile arabanın sahibi ağa arabayla kasabaya giderken, arabayı çeken
at patır kütür yola pisler. Arabada marabasının gözü olduğunu bilen ağa, hem
marabayı küçük düşürmek hem de eğlenmek için, “Ula Memo! Şu b*ku yersen,
arabayı sana verecem” der. Memo bir an düşünür, kararını verir, koşumları ağaya
uzattıktan sonra arabadan inip taze at pisliğini yer. Ağa “Tamam, araba senin” der.
Bizimkinin midesi dönmüş, gururu çiğnenmiş, kendinden iğreniyor. Ağa ise bir
dakikalık bir eğlence uğruna arabasından olduğuna pişman, kendi budalalığına
yanıyor. Dönüş yolunda ikisinin de ağzını bıçak açmıyor, ikisi de kurdukça
kuruyorlar. Nihayet ağa dayanamıyor; “Ula Memo! Bir halt ettim, şaka uğruna
araba elden gitti, b.k yemenin ederini vereyim, arabayı geri alayım.” Memo’nun
genzinde, ağzında, yüreğinde, öfkesinde hâlâ pislik tadı var. “Olur Ağam” der,
“olur ama bir şartla: sen de atın bokunu yiyeceksin ki ödeşelim.” Ağa hemen
kabul eder. Atın ilk pislediği yerde, gözü kararmış bir şekilde arabadan
inerek, bir miktar pislik yer. Arabasına yeniden sahip olur. Çiftliğe
yaklaşırlarken, Memo düşünceli ve kederli sorar: “Ağam, araba giderken de
senindi dönerken de senin, peki biz bu b.ku neden yedik?”
Devlet
Türk Telekom’un hisselerini satın alırsa olay bu hikâyeye çok benzeyecek…
Devlet
sattığı ve 2026’da kendisine karşılıksız dönmesi gereken hisseleri üstelik
yüklü bir para ödeyerek satın alacak…
Yapılmayan
yatırımlar, bilgi birikimleri ile ilgisi olmayan kurumlara gönderilerek heba
edilen personel, çağı yakalayamayan telekomünikasyon-bilişim teknolojisi, elden
çıkarılan binalar ve bakır şebeke, devletin
mahrum kaldığı kâr, noksan tahsil edilen kurumlar vergisi, Türk Telekom’un alt
yapıyı paylaşmaması nedeniyle diğer firmaların yapmak zorunda kaldıkları ve
ülke kaynaklarının çar-çur edilmesine yol açan alt yapı yatırımları gibi pek
çok kayıp da cabası…
Türk
Telekom olayı maraba-ağa hikâyesine yalnızca hazine açısından benziyor… Yoksa Hariri
ailesi açısından değil…
Hariri
ailesinin payına düşen ise bal-kaymak:
Hariri
ailesi, varlığından bir başsağlığı ziyareti
sonrası haberdar olduğu Türk Telekom’un ihalesine; yeterli telekomünikasyon
işletmeciliği deneyimi olmamasına, Türk Telekom dokümanlarını ihaleye katılan
diğer firmalara nazaran çok kısa süre incelemiş olmasına rağmen, alel acele
kurduğu OTAŞ ile girerek ihaleyi kazandı. Türk Telekom’un %55’ine sahip oldu…
İhale
sonrasında, ihale sırasındaki şartlar OTAŞ lehine değiştirildi… Mesela Kurumlar
Vergisi oranı düşürüldü… Türk Telekom personelinin kamu kuruluşlarına geçmeden
Türk Telekom’da çalışabilecekleri süre altı aydan beş yıla çıkarıldı… Üstelik
bu beş yıla ilişkin emekli ikramiyesi yükü de devlete yıkıldı…
Hariri’ler
ihale bedelinin yalnızca 1,4 milyar dolarını öz kaynaklarından karşıladı… İhale
bedelinin kalanını Türk Telekom hisselerini ipotek göstermek suretiyle
bankalardan temin ettiği kredi ile defaten ödedi.
OTAŞ
2006-2016 arasında 5,7 milyar dolar karşılığı kar payı alırken, aldığı kredi
taksitlerinin büyük bölümünü ödemedi… 8 Kasım 2016 tarihinde Plan ve Bütçe
Komisyonu’nda konuşan o tarihteki Başbakan Yardımcısı Nureddin Canikli, “Şu ana
kadar kar payı olarak Türk Telekom’dan yurtdışına transfer edilen toplam rakam
3.1 milyar dolar civarındadır" demiştir. Sonrasını da ekleyin…
Bu
bal kaymak değil de nedir… Zaman zaman düşünürüm; Hariri bu paraya tek başına
mı yemiştir?
Hikâyenin
başka mağdurları da var: Kredi veren bankalar… Beş milyar dolara yakın
alacaklarını tahsil edemediler… Varlık Fonu hisse senetlerini alsa bile, en
fazla İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında oluşan değerin biraz üzerinde
alabilir[iii]… Ondan daha fazlası
şaibe yaratır… Bu da bugün itibariyle ne kadar zorlasanız azami iki milyar
dolar yapar… Üç milyar dolar civarında bir zararı bankacılık sistemi nasıl
karşılar… Ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, olumsuz yönde etkilenmemeleri
mümkün değildir…
Sahi,
Türkiye’nin en güçlü, kredi verirken kılı kırk yaran bankaları bu kadar riskli
bir krediyi neden ve niçin vermiştir? İnsan düşünmeden edemiyor; acaba arada
ricacılar var mıdır?
Türk
Telekom Yönetim Kurulunda hazine paylarını genellikle devletin girdisini
çıktısını çok iyi bilen üst düzey bürokratlar temsil etmişlerdir. Mesela;
Başbakanlık Müsteşarları Efkan Ala, Fahri Kasırga, Fuat Oktay ilk aklıma gelenler… Ayrıca İsmet
Yılmaz, Habib Soluk, Suat Hayri Aka, Ömer Faruk Sayan gibi Ulaştırma Bakanlığı
Müsteşarları da Türk Telekom Yönetiminde görev yaptılar… Bu bürokratların OTAŞ’ın geleceğini
öngörememeleri inanılır gibi değil… Yeni Hazine Bakanı Nurettin Nebati de 2
Kasım 2018’den bu yana Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi[iv]...
Türk
Telekom’un özelleştirmesinin ilk yıllarında “Türk
Telekom’un işletme tecrübesi ve mali durumu yeterli olmayan Oger Telekom’a
satılması ve yaptığı sayısız ‘Peşin öderiz, kredi alırız’ açıklamalarına rağmen
ortada hâlâ bir şey olmaması özelleştirme tarihimizdeki en büyük skandaldır…”[v] diyen Cumhurbaşkanlığı Ekonomi
Baş Danışmanı Yiğit Bulut’un da 7 yıldır Türk Telekom Yönetim Kurulunda görev yapmasına
rağmen, OTAŞ’ın Türk Telekom hisselerini ipotek göstererek kredi almasının
sakıncalarını dile getirmemiş olması da ayrıca dikkat çekicidir…
Türk Telekom özelleştirmesinde de, sonrasında da o kadar çok soru ve sorun var ki… Yaz yaz bitmez… Bugüne kadar çok yazdım, anlaşılan o ki daha çok yazacağız…
[i] OTAŞ: Ojer
Telekomünikasyon Anonim Şirketi. Oger Telecom'un Türkiye'de kurduğu şirket.
Oger Telecom ise Lübnan Siyasetinin önde gelen isimlerinden Harriri Ailesi ile Suudi
Telekom Şirketi’yle (STC) ortak olduğu bir Arap Şirketi’dir
[ii] LYY
Telekomünikasyon A.Ş: Levent Yönetim Yapılandırma Telekomünikasyon AŞ. Ortaklık
yapısı: Akbank (%35.6) Garanti BBVA (%22.1) Türkiye İş Bankası (%11.6) LYY (UK)
International Holdco Limited (%11.7)
Diğer
(%19.0 (Yapı Kredi %4,91 Vakıfbank 4,25 Halkbank 3,66 Denizbank 2,59 TSKB 1,61)
[iii] Borsa değerinden
alması bile mümkün değildir. Zira borsadaki hisseler için bir süre sınırlaması
yoktur. Bankaların elindeki hisselerin ise 2026 yılında devlete bedelsiz iadesi
gerekmektedir. Aralarında iki kamu bankasının da bulunduğu bankaların bu kadar
büyük zarar etmemesi için hisseler borsada oluşan piyasa değeri üzerinden satın
alınabilir…
[iv] Yazının kaleme
alındığı 23 Aralık 2021 günü Türk Telekom’un İnternet Sitesinde Yönetim Kurulu
Üyesi olarak gözükmektedir.
[v] Yiğit Bulut’un
6.Şubat 2007 tarihli Radikal Gazetesindeki köşe yazısı..
[i] OTAŞ: Ojer
Telekomünikasyon Anonim Şirketi. Oger Telecom'un Türkiye'de kurduğu şirket.
Oger Telecom ise Lübnan Siyasetinin önde gelen isimlerinden Harriri Ailesi ile Suudi
Telekom Şirketi’yle (STC) ortak olduğu bir Arap Şirketi’dir
[ii] LYY
Telekomünikasyon A.Ş: Levent Yönetim Yapılandırma Telekomünikasyon AŞ. Ortaklık
yapısı: Akbank (%35.6) Garanti BBVA (%22.1) Türkiye İş Bankası (%11.6) LYY (UK)
International Holdco Limited (%11.7)
Diğer
(%19.0 (Yapı Kredi %4,91 Vakıfbank 4,25 Halkbank 3,66 Denizbank 2,59 TSKB 1,61)
[iii] Borsa değerinden
alması bile mümkün değildir. Zira borsadaki hisseler için bir süre sınırlaması
yoktur. Bankaların elindeki hisselerin ise 2026 yılında devlete bedelsiz iadesi
gerekmektedir. Aralarında iki kamu bankasının da bulunduğu bankaların bu kadar
büyük zarar etmemesi için hisseler borsada oluşan piyasa değeri üzerinden satın
alınabilir…
[iv] Yazının kaleme
alındığı 23 Aralık 2021 günü Türk Telekom’un İnternet Sitesinde Yönetim Kurulu
Üyesi olarak gözükmektedir.
[v] Yiğit Bulut’un
6.Şubat 2007 tarihli Radikal Gazetesindeki köşe yazısı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder